1 Kasım 2011 Salı

ıkın

sıçmanın benim için endişe verici bir durum olmaktan çıktığı ve zaman zaman büyük bir keyfe dönüşebildiği küçük bir yaştaydım. o ilkokul günlerimin büyük çoğunluğunda dedem ve anneannem de bizim evde kalıyordu.

günlerden bir gün okuldan döndüm ve tuvalete girdim. başladım sıçmaya. allahım o ne keyif! normal miktarda keyifli bir sıçmanın ardından, bu sefer ters gidecek bir durum oluşmuştu. hala kakam var gibi hissediyordum ama dışarı hiçbir şey çıkmıyordu. götümle inatlaşmaya başladım. ben var gücümle ıkınıyorken götüm bana mısın demiyordu. içerdeki odada olan annaneme "annane kakam var ama yapamıyorum" diye seslendiğimde bana kendimi çok zorlamamamı söylemiş, olmuyorsa uğraşmanın alemi yok demişti. ama bu götle henüz işim bitmemişti. suratım elmo'nun suratıyla aynı kırmızılığa varana kadar ıkınmış olmalıydım ki bir an başardığımı hissettim. zafer benimdi, götümden çıkıyordu. ama işler yeniden ters gitmeye başladı. o çıkan şey bir türlü öbürlerinin arasına katılmak için düşmüyordu. durumdan içgüdüsel bir endişe duyarak annanemi yardıma çağırdım.

vaziyetimi gören annanemin yaşadığı o paniği unutamıyorum. bağırsağımın ucu mudur, götümün kendisi midir nedir, olduğu gibi dışarı çıkmıştı. annanem telaşla birkaç kat peçete bürüp götümü, götümün içine geri itti. iyice tıkıştırdı içeriye. hayatımı kurtarmıştı.

ne zaman bir bağırsak problemi çeksem aklıma o gün bir şeylerin hiç olmaması gerektiği gibi olduğu gelir. yine de daha büyük bir felaket yaşamadığım için minnettarım. bugün sağlıklı bir sıçma hayatım olmasını, kahramanım anneanneme borçluyum...

benimle inatlaşma, senin götünü çıkarırım.